“İngiltere’ye gittim, plajda bol bol güneşlendim, denize girdim ve eğlendim.”
“???!!!”
İngiltere her zaman yağmurlu, gri, şemsiye ile gezilen bir yer olarak aklımızdaki galeride yerini almıştır. Oysa başkent Londra’dan çıkıp İngiltere’nin farklı yerlerine keşfe çıkıldığında, bundan fazlasını sunabilen sürprizlerle doludur.
Brighton’da bunlardan biri.
İnsan İngiltere’de bir plaj, plajın üstüne serilmiş havlular ile şenzlonklar ve üzerinde güneşlenmekte olan insanlar görünce şaşırabiliyor. Brighton gerçekten de insana farklı seçenekler sunabilen, keyifli ve bir o kadar da eğlenceli bir şehir.
3-25 Mayıs tarihleri arasında yer alan Brighton festivali sırasında şehrin parkları, sokakları açık hava sergilerine dönüşürken, ister dans, ister müzik, ister tiyatro olsun yaklaşık 30 ücretsiz gezilebilecek sanat ekinliğine ev sahipliği yapıyor.Ve Mayıs ayında Brighton hem yerli hem yabancı turistler için bir anda yükselişe geçiyor.
Volks Demiryolu
Şehri gezebilmenin en neşeli ve etkin yollarından biri , İngiltere’nın en eski demiryolu olarak da kabul edilen Volks Demiryolu. Plajın tepe noktasından marinaya kadar uzanan hat üzerinde çalışan, ve rengarenk boyanmış hali ile çocukların favorisi olan tren, şehrin en rağbet gören noktalarını gezmenizi sağlarken aynı zamanda, keyifli bir yolculuk etmenizi sağlıyor.
Şehrin marinası Avrupa’nın en büyük marinalarından bir tanesi.Dalış, sinema, bowling gibi onlarca seçenek sunan bu sosyal marina şehir ile adeta özdeşleşmiş. Marinada yapılacak bir yürüyüş insanı, aklının alamayacağı şekilde dinlendiriyor. Ayrıca Brighton Marinasında yata binebilir ve balık tutma gezilerine çıkabilirsiniz.
Deniz kenarında yer alan 4. George’a ait saray, 1815-1822 yılları arasında İngiltere adalarının en ihtişamlı ve egzotik binalarından birine dönüştürülmüş.Kraliyet ailesinin bazı özel parçalarının da yer aldığı sarayın bahçe manzarası ise büyüleyici.
Brighton Sualtı Yaşam Merkezi
Aileler için ideal bir gezi noktası olan Brighton’da çocukları çıldırtabilecek bir yer daha var: Brighton Sea Life Center. Deniz altında yaşayabilen yaklaşık 150 farklı türün bulunduğu merkezde, su altı tünellerinde gezmek hem öğretici hem muhteşem. Özellikle su altında dalmayı göze alamayan ama yine de denizin altındaki yaşamı merak edenler için değişik bir alternatif olma özelliği taşıyor. Merkezin favorisi ise, bir batığın etrafında turlayan köpekbalığını yakından görebilmek. Deniz atlarının ve masum görüntülerini gülümsemeleri ile bozan piranhaların da yer aldığı merkez ‘bakabilirsin ama dokunamazsın’ geleneğini de yıkmış. Dileyen buradaki yengeçlerini eline alabilir. Yani “illede dokunacağım” diyorsanız…
Bana sorarsanız yine de “ sevmelerin en güzeli uzaktan sevmek ama….”
Brighton Pier
Kimi zaman bir şehri ziyaret ettiğim zaman en şikayetçi olduğum nokta çok az zamanımın olması ama görülecek tüm etkinliklerin şehrin farklı ve uzak noktalarına dağılmış olmasıdır. Birghton Pier insanı bu dertten bir nebze de olsa kurtarıyor.
Burada hem yemek yiyebiliyor, denize nazır içkinizi yudumlayabiliyor, karaoke yapabiliyor ve şehri tepeden görebiliyorsunuz. Yooo zanettiğiniz gibi bir balon ya da helikopter gezisi sayesinde değil. Aslında şehri tepeden görmenin en hızlı yolu sayesinde: roller coaster yani luna park treni.
Yapmadan Dönmeyin
- Şehri çevreleyen yel değirmenlerini mutlaka görün.
- Tanıştığınız Brighton’lularla güzel bir kadeh İngiliz şarabı ya da kremalı çay içmeden dönmeyin.
- Devil’s Dyke’da piknik yapın.
- South Downs Way’da paragliding yapın.
- Brighton yakınlarındaki Sussex County Kriket Kulübü’nde krikete öğrenin. En azından deneyin.
Ve Daha Neler Neler
- Churchill meydanında alışveriş yapın. Brighton Marinası’ndaki outlet mağazalarını ihmal etmeyin.
- North Laine’e gidin. Burada bonzai ağaçlarından vejeteryan mağazalarına kadar herşey var.
- Brighton’ın ‘eski kasabası’ olan Lanes’i ziyaret edin ve kasabanın 17. yüzyılda nasıl göründüğünü görün.
- Gece hayatına meraklıysanız o zaman North Laine’deki Komedia’ya gidin. Canlı müzik, komedi, kabare ve tiyatro etkinlikleri için mükemmel bir yer!